Metallerin biyolojik olaylarda oynadıkları önemli roller bilinmekte ve bazıları gerekli elementler olarak sınıflandırılmakla birlikte, belirli bir derişimin üzerine çıktıklarında zararlı özellik göstermektedirler. Örneğin, genetik bir bozukluk (talasemi hastalığı gibi) veya yanlışlıkla aşırı miktarda demir alınması sonucu vücutta oluşan demir fazlalığı, kalp krizleri, diabet, depresyon ve karaciğer bozukluğu gibi semptomlara yol açmaktadır. Nakillerle oluşturulan veya akut demir fazlalığı için tek kullanılan yöntem şelasyon tedavisidir. Günümüzde bu amaçlarla kullanılan tek klinik ilaç, doğal bir siderofor olan desferrioksamin B (DFO)’dir. Ancak bu ilaç pahalı olması, uzun süreli infüzyon gerektirmesi, absorpsiyonunun düşük olması ve potansiyel olarak toksik olması gibi dezavantajlara sahiptir. Demir fazlalığının tedavisinde çözünür şelatörlerin dezavantajlarının giderilmesi için demir şelatlayıcı ligandların immobilizasyonu çalışılmıştır. Çözünür şelat oluşturucularla karşılaştırıldığında bu reçineler, kararlılık, tekrar kullanılabilme ve biyolojikmoleküllere vereceği minimum zarar nedeniyle üstünlüklere sahiptir. Bu projenin amacı; daha kararlı, demir uzaklaştırma kapasitesi, etkinliği ve seçiciliği artırılmış, tekrar kullanılabilen demir iyonları baskılanmış adsorbentlerin geliştirilmesi ve talasemi hasta plazmasından demir uzaklaştırılmasında kullanılabilirliğinin belirlenmesidir. Bu amaçla demir iyonlarının spesifik adsorpsiyonu için biyo-uyumlu, etkin, ekonomik ve tekrar kullanılabilirliğe sahip poli(2-hidroksietilmetakrilat-metakroilamidosistein) [PHEMAC] monolitlerin hazırlanması hedeflenmiştir.
Dünya nüfusunun yaklaşık %30’u anemiktir ve yılda 40.000’in üzerinde çocuk talasemi majör hastası olarak doğmaktadır. Ülkemiz de Dünya Talasemi Kuşağı içerisindedir. Taşıyıcılık oranımız ülke genelinde %2.7 olmakla birlikte Akdeniz, Ege, Marmara bölgelerimizde bu oran daha yüksektir. Hastalığın tek tedavi yolu demir fazlalığı ile sonuçlanan sürekli kan nakilleridir. Araştırmalara göre bir hastanın yıllık maliyeti 10.000 dolar civarındadır. Bu çalışmada Fe(III) iyonlarının kandan uzaklaştırılması için Fe(III) baskılanmış adsorbent hazırlanmıştır. Bu sistemin getireceği bir çok avantaj vardır; moleküler olarak baskılanmış polimerler baskılanan malzemeye karşı yüksek seçicilik göstermektedir. Dolayısıyla diğer şelatörlerin aksine sadece Fe(III) iyonlarının plazmadan uzaklaştırılması mümkün olabilecektir. Diğer önemli avantajı ise kullanılan malzemenin ucuz, fonksiyonel monomer olarak kullanılan sisteinin vücutta bulunan bir amino asit olduğundan kan uyumluluğunun yüksek olmasıdır. Bu sistemin geliştirilmesi ve etkinliğinin ortaya konması durumunda tedavi maliyeti hasta başına 10.000 dolardan çok daha düşük olacaktır. MIP sorbentler yüksek seçiciliklerinden ötürü ayrıca klinikte teşhis amaçlı olarak da kullanılabilmekted