Semih Tezcan ve Türkoloji Sempozyumu


Akademi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, 11 Ekim 2018 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Salonu’nda gerçekleştirilen “Semih Tezcan ve Türkoloji Sempozyumu”na katıldı.

TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Adil Denizli, akademisyenler, öğrenciler ile yurt içi ve yurt dışından Türkoloji alanında uzmanların yer aldığı Sempozyum’un açılış konuşmaları; Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemal Güzel, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sibel Bozbeyoğlu, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurettin Demir, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Yılmaz ve Türkiyat Araştırma Enstitüsü Prof. Dr. Yunus Koç tarafından yapıldı.

Prof. Acar Türk dilinin geçmişi, bugünü ve geleceğinin hepimizin ortak meselesi olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Milli beka meselesi açısından dilimize sahip çıkmanın, yaşatmanın ve geliştirmenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Her ne kadar uzmanlık alanım dışında olsa da Türk dili ile ilgili yapılan çalışmaları daima ilgiyle izledim, imkânlar ölçüsünde de destek ya da katkıda bulunmaya çalıştım.”

Akademi Şeref Üyesi Prof. Andreas Tietze’nin Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati projesinin 2012 yılında Akademi’ye sunulduğunda memnuniyetle kabul edildiğini söyleyen Prof. Acar, Lugat’in bu projeyle kaybolmaktan kurtulmasını sağlamanın ve projeyi sürdürmenin onur verici olduğunu ifade etti ve “Tietze ailesi ve özellikle Hocamızın kızı Filiz Tietze ile yazışma ve görüşmelerimiz, Avusturya Bilimler Akademisi ve Simurg Yayınevi’nden gerekli vekâletlerin alınması sonucunda Prof. Tietze’nin Lugat çalışmalarına dair bilgi, belge, fiş ve taslakları bize ulaştı. Semih Hoca ile anlaşmamızı 2015 yılında imzaladık. Hocamız ekibiyle birlikte çalışarak daha önce yayımlanmış olan ilk iki cildi daha uygun ebatlarda hazırladı ve 3 cilt haline getirdi. 4. cildi de sağlığında bitirdik, 5. cilt çalışmalarında son aşamaya geldiğinde ise Hoca’mızı kaybettik. Bu vesileyle kendisine tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi.

Tevazu sahibi bir bilim insanıydı

Projeye başladığımızda Hoca’mın nasıl bir çalışma yapacağı konusunda tam bir fikre sahip değildim. Daha sonra anladım ki Hocam genişletilmiş bir baskı yapmayı planlıyor. Biraz da haddimi aşarak Hoca’ma “Akademi olarak Lugati eksiğiyle gediğiyle, olabildiğince özgün haliyle yayımlamayı istiyoruz.” Dedim ve tamamen Tietze’den kalan özgün çalışmaya bağlı kalarak çalışmaya devam ettik. Yine ilk ciltlerimiz baskıya gitmeden önce göz gezdirirken Semih Hoca’mın Osmanlıcayı bazı bölümlerde bir dilmiş gibi ifade ettiğini gördüm. Hoca’mdan müsaade alarak kendisine “Osmanlıcanın bir dil olup olmadığını, doğrusunun Osmanlı Türkçesi olduğunu” söyledim. Hocam beni hoşgörüsüyle karşıladı ve içeriği Osmanlı Türkçesi şeklinde düzeltti. Bu aynı zamanda bilim insanının bilgi ve yetkinliğinin arttığı ölçüde tevazuunun da artması gerektiği deyişinin Hoca’nın şahsında somutlaşmış bir örneğiydi benim için. Hoca’mızın Türkoloji dünyası ve Türk kültürüne belki de kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan çok değerli bir Lugat’in ihyası anlamına gelen bir projenin başlatıcısı olarak çok büyük bir hizmet verdiğini düşünüyorum. Hoca’mızın ardından kendisinin üzerinde çalıştığı 5 ve 6. ciltlerin Prof. Dr. Nurettin Demir ve Prof. Dr. Emine Yılmaz yürütücülüğünde bir ekip tarafından sürdürülmesine karar verdik. 5. ve 6. cilt beklenenden çok daha hızlı tamamlandı. Prof. Tietze’yi ve Semih Hoca’yı minnet ve şükranla anıyor, hocalarımıza da teşekkür ediyorum.”

Prof. Acar konuşmasının sonunda özellikle tarihe not düşmek açısından “Türk dili, milletimiz açısından çok önemli bir meseledir. Özellikle bilim ve eğitim dilinde Türkçenin esas alınması, yabancı bir dille öğretimin bir yabancı dil öğretme metodu olmaktan çıkarılması ya da öğretim dilini yabancı dil yapmadan gençlerimize yabancı dil öğretmenin yolunun bulunması çok önemli bir konu.” diyerek sözlerini bitirdi.